Yavuz Sultan Selim ve katliam mı dediniz?

Tarih lafını bu memlekette ağza almak zor zanaattır vesselam... Şöyle ki bu tarihi ve tarihi kavramları kendi düşüncesine yada ideolojisine çekme meraklısı sayısız akım kol gezmektedir. Son Gezi Parkı olaylarında 1 haftada çıkan yalan dolan haberlere bakarsan yüzyıllar önce gerçekleşmiş olan olayları sağlıklı bir şekilde tartışmamın imkanı zemini bu memlekette maalesef yoktur. Ne sağduyu, ne akademik yazılar bu derde derman olamamıştır. Onu bırakın sırf mezhebi sebeplerden akademisyenler de bu çarpıklığı kaşımakta geri kalmamaktadır. Oysa şu yaşadığımız devirde, 90 yılına vardığımız CUMHURİYET Türkiye'sinde hala bir taraflara yamanmak çabası ve üstünlük mücadelesi kadar komik bir durum düşünülemez. HER İNANCA ve ETNİK TEMELE saygı prensibini taşıyan bu rejimde yıllar önce yapılması gereken düzenlemenler maalesef şu günlerde bir lütuf, ikram gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Neyse konuyu fazla dağıtmadan nedir bu YAVUZ SULTAN SELİM'in alevilerle problemi bi hatırlamakta fayda var... Padişah Yavuz Sultan Selim'in tâ Şeyzadeliği zamanından beri İRAN ile mücadelesi mâlum... Safevilerinde ANADOLU üzerindeki emelleri malum... Terazinin iki tarafını tartarsak katliam konusunda iranilerin üstüne kimse su dökemez... Zira doğuda ele geçirdikleri bir şehirde hemen ehl-i sünnet insanları ve alimleri kılıçtan geçirip yağmaya kalkan kızılbaşların (özellikle kullanıyorum çünkü o döneminde siyasi bir adlandırmadır), yakın bir zamanda aynı şehri ele geçiren, katliam şöyle dursun hemen imar faaliyetleri, salnameler, yakılan yıkılan yerlerin kayıt alınması, eserlerin istanbula nakli gibi bir imari faaliyetlere geçen OSMANLI tarafı üzerinde kaynaklar boldur. Zamanında bu kaynaklara bolca göz gezdirmiş biri olarak her iki tarafın birbirini psikolojik olarak yıpratmak adına fetva yayınlama, karşı tarafın Hz.Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman kelimelerini ağzına alanların katlini meşrulaştıran emirleri masum ve mazlum halk üzerinde yıkıcı sonuçlar oluşturmuştur. Yine kaynaklarda Anadoluda kızılbaş halifeleri ve casusları üzerine yapılan temizleme hareketleri ve bu propagandalara alet olup suç işlemiş insanların cezalandırılması neticesinde KELLELERİN dağ gibi yığıldığını resmi osmanlı tarihçileri işlemişlerdir.
Tabi karşı taraf bundan yılmamış sürekli ŞAHLARINA sorgusuz sualsiz bağlanmış halifeler özellikle ANADOLUNUN islamı şehirli kadızadelerden farklı ve daha insani yaşayan göçmenlerini etkilemek üzere akın akın her bölgede gezip şahın emirlerini yaymaktan geri durmamışlardır. Kafileler halinde halkın İrana doğru yola çıktığı, bunun üzerine devlet erkanının toplumsal, sosyal, ekonomik ortaya çıkacak sorunlar üzerine padişaha sundukları raporlar da mevcuttur. Sonu ÇALDIRANA dayanan bu süreç içerisinde adına katliamdan daha çok tedip hareketleri diyeceğimiz eylemler neticesinde nice TÜRK İNSANI yerli yeksan eylemiştir. Baştan başa siyasi mücade olan bu durumları kalkıp günümüze katliam olarak lanse etmek ve her iki taraftaki bu büyük insanları karalamak kesinlikle doğru değildir. her ne mezhepte veya inançta olursa olsun... Bir fetva çıkartıp alevileri toptan kafir etmek de yanlıştır, bir tarafı sırf 4 halifeye eşit tutuyorlar diye toptan insanları ehl-i beyt düşmanı, imam kaşıtı, hakeza kafir ilan etmekte yanlıştır... bunun günümüz TÜRKİYE'sinde bize göstermesi gereken tek gerçek dinin devlet tarafından siyasete alet edilmesinin yanlışlığı olmalıdır. gerisi teferruattır. Ki bir taraf Ehl-i Sünnet diyerek cihanşümul bir devlet kurmak için cihat yaptığını ilan ediyor, diğer taraf seyyit olduğunu ispatlama gayretiyle bütün müslümanların sadece ehl-i beytten olan İMAM etrafında olabileceğini herkese kabul ettirme peşinde mücadele ediyorlar... Tarihin seyri, gelişmesi ve sonucu ortadır. bizim bunları bırakıp dinin devletin elinden kurtarılıp, ister ateşe tapan, ister öküze tapan neyse kendini toplumda güvende duyulabileceği bir sistem kurulmalıdır. CEMEVLERİnin bu ülkede hala ibadethane statüsünde olmaması hayrete şayandır. Neyin korkusudur bu. Demek ki sünni müslümanlar dinlerine güvenemiyorlar o yüzden hristiyanı hemen misyoner, cemevini hemen protestanlaştıran bir kurum gözüyle bakıyorlar... sen eğer hakka gönülden bağlıysan ve fikri-imani konularda donanımlıysan kimse sana birşey yapamaz... senden başkasını da koruma içgüdünde olman da mantıksız... DİYANET İŞLERİ diye bir kurum DEVLETİN bir organı olarak kalması insanları sırf İNAT yada İNATLAŞMA uğruna daha nice tarihi-dini yanlışları inansada inanmasada çarpıtmaya, başka amaçlara malzeme yapmaya devam edecektir. Bütün dünyanın TÜRKE karşı yaptığı yanlışlarda burnundan KIL ALDIRMAZKEN, her fırsatta bu milletin YAKASINA YAPIŞILMASI da manidardır doğrusu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şah İsmail Dönemi Tebriz Katliamı

Big Brother ( BBG ) - İlluminati

Siyonizm - Yeni Dünya Düzeni - İlluminati - Siyon Protokolleri