Sâi - Sıradanlıkdışı Paylaşımlar

 

 Son zamanlarda keşfettiğim "Merhabalar, esenlikler diliyorum" diyerek söze başlayan ve tarihe kafa yoran biri olarak İSLAM TARİHİNDE havada kalan üstünde durulmayan konularda - bu kadar birikimimiz var diye düşünmemize rağmen - ufuklar açtıran İsrafil Balcı hocamız yeni videosu ile sis bulutlarını gözümüzün önünden kaldırdı...  Bu videoda HACCAC bin YUSUF'dan bahseden İsrafik Hoca; Emevilerin ZALİMLİĞİYLE tarihe geçmiş önemli bir valisinin ortadoğu Irak Hicaz bölgesinde DEMİR YUMRUKLA yönetme selahiyetine mazhar olarak tarihe daha çok ZALİMLİĞİYLE söz ettirmiş, bunun yanında akıl almaz ZALİMLİĞİYE muhaliflerinin korkulu rüyası olmuş, EMEVİ ZİHNİYETİ dışındaki ümmeti muhammedi sindirip susturmuş bir İSMİN bilinmeyen, unutturulan, üstünden bir iki kelimeyle geçilen, lakin etkileri hala İSLAM COĞRAFYASINDA devam eden - hatta hortlayan - bir döneme IŞIK TUTMAKTADIR... Hatta kalemi kağıdı alarak izleyebileceğiniz çok objektif bilimsel bu çalışmayı izlemelisiniz. İBRETLİK olay...

  99 Yıl Önce Gazi Mustafa Kemal, ülkenin geleceği ve yapılacak devrimler için en uygun yönetim şeklini TÜRK MİLLETİNİN karakteriyle hasbihal bir CUMHURİYET rejimi olarak düşünmüş ve gerçekleştirmiştir. Bu fikir kendisinde bir anda oluşmuş değildir. Okul yıllarında memleketin ve milletin makus kaderine çözüm arayışları, sonra ki dönemde kurmuş olduğu hürriyet cemiyetleri, ittihat terakki serüveni, meşruti bir yönetimle anayasal mücadeleler hep bu adımın mihenk taşlarıdır.  Zira imparatorluk hüviyetinde çok uluslu bir devlet olan Osmanlı devleti bünyesinde azınlıklarla beraber islam milleti TÜRKTEN gayrı olarak milliyetçilik düşüncesi etrafında kendilerini geliştirmişler ayrı bir yönetime sahip olma konusunda devlet-i aliyenin tavizkar ve teslimiyetçi politikalarıyla çok merhale katetmişlerdir. Devletin esas kurucu gücü ve silahlı kuvvetlerinin ana unsuru olan TÜRK MİLLETİ ise bu gelişmelere en geç katılan millet olmuştur. Bu bir hakikattir. Ortaya çıkan AYDIN insanlar dil,kült...

  2.Abdülmecit saltanat ilga olunca meclis tarafından Vahdettin yerine halife ilan olunmuş ve halifelik kurumunun kaldırılması yada TBMM uhdesine tevdi edilmesi için bir süre daha geçmesi gerekmiştir. Halifelik konusunda sözü uzatmadan Vahdettin ülkeyi terkettiğinde saltanat ve halifelik ünvanlarını bırakmamış, gittiği önce malta sonra mısır ve davet üzerine gittiği şeyh hüseyin yanında kendini sultan ve müslüman aleminin halifesi olarak ifade etmeye devam etmiştir. Bu sırada halifelik makamında İstanbul'da bulunan 2.Abdülmecid basın kuruluşlarına verdiği bir demeçte gazetelerde şöyle hitam bulmuştur: “O hain yalnız vatana ihanet etmedi hanedanımızın şerefi ile de oynamıştır. Artık vatandan da hanedanımızın sicilinden kovulan bu adamdan da bahsetmeyelim. Yazık ki benim babam bu adamın amcasıydı. Bunu bile düşünmedi” * * Göztepe, Osmanoğullarının Son Padişahı Vahideddin, s. 29-33.

Yeni Osmanlıcılık sürecinde zincirini koparmış, milli manevi değerleri ümmetçilik potasında eriterek kafası karıştırılan halk, son günlerin "algı operasyonu" diye lanse edilen bombardımanlarla karşı karşıya... Bizim yapmaya çalıştığımız gibi ak dediğimize illa ak, kara dediğimize illa kara demeden olaylara objektif yaklaşmaya - sağolsun düzeltme gönderen arkadaşlarımızla - hatalarımızı da görmeye gayret ederken; peyda edilmiş olan zihinlerde, Osmanlı deyince... - Hak adalet, fütuhat, Avrupaya posta koyma, İslam liderliği... bunun yanında; - 30 evliya gücüne sahip halife padişahlar, cennetmekan sultanlar, masum hünkarlar vs.vs.vs. Kimsenin aklına 600 sene içerisinde türlü devranlar geçirmiş, yükselmiş alçalmış en sonunda nihayete ermiş bir dönem için "Hangi Osmanlı?" sorusunu sormak akla gelmiyor... Daha önceki bir yazımızda  pek çok kaynakta karşılaştığımız Tanzimat ve tanzimat sonrası Osmanlıda olup bitenler içerisinde masonik çalışmalarda bayrağımızda şekil...

27 Mayıs 1908... Tahttan hal edilen 2.Abdülhamit'in Yerine; İstanbul'u tekrar fethetti diyerek, Meclis-i Mebusan'da alkışlarla V.Mehmet ünvanıyla tahta geçen Sultan Reşat 65 yaşında... Osmanlılara ihanetleri tescilli, ingilizlerden aldıkları altınlar fazla gelince yine İngilizlerin kendi sınırlarını çizip Şerif Hüseyin'e teslim ettikleri devlete isyan ederek; Vahhabi inançlarına göre devlet kurup, emperyalistlerin Ortadoğu sancaktarı olan, kafirlere kutsal topraklarda ayak bastıran sülalenin yeni SUUD kralı Selam 80 yaşında... Haberleri görünce insanın aklına şu günlerde içeriğinin ne olduğu hedefinin amacının kime hizmet ettiği belli olmayan Cennetmekan Abdülhamit Han'a toz kondurulmadan moda haline getirilmiş "Yeni Osmanlıcılık" infialleri geliyor... Öncelikli soru hangi Osmanlı? - Şeyh Edebaliden el alarak küffarla savaşan Osmanlı mı? - Şeyhzadelerini sancaklara gönderen Osmanlı mı? - En büyük Şeyhzadeyi tahta geçirten, kafes usulü getiren Osma...

Malumuz üzere Ecevit hükümeti zamanında bir Kamu Personeli sınavı icat edildi... Ki ilk çıktığı dönemin bir şahidi olarak ortalıkta dönen şaiyalar, kafa karışıklığı, sınav ile ilgili sorular vs. karman çorman bilgi kirlilikleri... Ve kamu oyunda bir "Atanamayan Öğretmen" kavramı peyda oldu... Bundan önce öğretmenlik hayali kuranlar büyüklerinden "yav liseyi bitirdim göreve başladım" "öğretmen lisesi vardı daha bitirmeden okul belli olurdu" "bizde ortaokul mezunu öğretmen vardı" gibi telkinlerle eğitimcilikle alakalı alakasız çoğu kişi memur olma garantisi nedeniyle alternatif olarak öğretmenlik branşlarını seçerdi... Gel zaman git zaman bu kamu personeli - ilki KMS diye geçiyordu - bir kaç yıl insanları mağdur etti... aradan 15 yıl geçmesine rağmen bugün de söylenen "her branşın aynı sınava girmesindeki saçmalık" "formasyon alan insanların birdaha öğretmenlik olmak için sınava tabi olmasındaki saçmalık" gibi şikayetleri o ...

19.yy sonlarında binlerce yıldır nesilden nesile aktardıkları Büyük İsrail hülyasını SİYONİZM düşüncesiyle birleştirip teşkilatlanan Yahudiler, kümelendikleri başta İngiltere olmak üzere Düvel-i Muazzama içerisindeki politik ve iktisadi noktaları açık veya gizli işgal ederek sistemli bir şekilde faaliyete geçmişlerdir... Bunun ilk merhalesi de İsrail topraklarına halim olan Osmanlı İmp yıkılıp istikrarsızlaşan bölgede bağımsız bir devlet kurmaktı... Tabi sadece devlet kurmak kendilerini serbest bırakmayacağı için YENİ DÜNYA DÜZENİ ile beraber varlıklarını teminat altına alabilecekleri bir statükonun da oluşması gerekmekte idi... 100 yıl önce bir masal gibi gelen bu düşünceler ciddi, planlı, ekonomik altyapı ile beraber adım adım takip edilmiş ve iletişim çağının gelişmesi ile beraber şu anda tam ideallerindeki gibi amaçlarına ulaştıklarını - maalesef - görebilmekteyiz.... Bu zaman zarfı içerisinde neler olmadı ki... Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı... Ortadoğu suni devletlere bölündü....

Genç yaşlarda tarih sahnesine atılmış Harbiyeliler... Üzerlerindeki vatani sorumluluk yüzlerine yansımış... Hedeflerin hayallerin gerçekleşememesinin hüznü, müttefiklerden gelen kötü haberler, aldatılmışlık, tecrübesizlik, hazırlıksızlık, ihanetler, mukadderat... koca bi çınarın elinizde eriyişi... çareler, direnişler... Arka taraftata da milletin kaymağını yiyen, her olaya maydonoz olmaktan başka bir fonksiyonu kalmamış, ne vergi ne askerlik hizmetlerinden kendini berhudar ederek memlekete külfette yüzsüzlük seciyesi haline gelmiş talebe-i ulum güruhu...   

Acaba UFO görüntüleri sadece günümüzde mi kaydedildi... UFO'lar ile ilgili gizemlere şahit olan eski sanatçılar eserlerinde tanımlanamayan bu cisimlere yer verdiler mi... Bu konuyla ilgili ilginç bir araştırma enteresan örnekler içeriyor... kimisinde melekler ile ilişkilendirilmiş, kimisinde ise bariz bir uçan cisim şeklinde ifade edilen görüntüler "acaba" sorusunun sorulmasına neden olabiliyor... I. Bölüm:

Yine birgün yollardayken :) yani takıntı haline getirdiğim Google'ın yeni sokak görünümü gezintilerinde keşfe çıktığım sırada Kolombiyadan bir u dönüşü yaparak Turk and bilmem ne adaları bahamalar derken Florida da cadde cadde gezmelerdeyim... Şahsen bu bölgede bu kadar ada olduğundan haberim yoktu kimi ıssız kimi de kimbilir hangi godomanın parsellediği bu adalardan batıya doğru ilerlediğim sırada tam haritayı kapatmak üzereyken ilginç bir ada görüntüsü dikkatimi cezbetti... biraz yakınlaşınca hakkaten adadan çok bir hapishane görüntüsü ortaya çıktı... Alkadraz mıdır nedir derken yeni bir bilgi daha hafızaya kazınacağının kokusunu aldım ve tabi hemen araştırmaya koyulduk... "Dry Tortules" denilen bu adacık taa 16.yy'da İspanyollar tarafından keşfedilmiş... Vatandaşlar üstüne çıktığında ada üzerinde en az 100 dane kaplumbağa görmüşler tabi haliyle kaplumbağalar anlamında Tortules adını takmışlar... Dry da kuru anlamına geliyor ama bi alakası vardır ...

"Andımız Türk ırkının üstünlüğünden, başbuğa sadakatten ve uğruna ölmekten söz etmez." "Türküm doğruyum çalışkanım" diye başlar. “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye biter. Arada büyükleri saymaktan, küçükleri sevmekten söz eder. Türk ırkının üstünlüğünden, başbuğa sadakatten ve de uğruna ölmekten söz etmez. Sabah sabah çocukları çalışmaya başlatmak için bir nevi bir ısınma, bir ritüeldir . Ve hepsi de bu kadardır. Hiçbirimiz Andımız’ı okuduğumuz için ırkçı ve milliyetçi olmadık. Herkes ne olacaksa onu oldu. Fransa devlet adamları ve politikacılar umuma hitap ederken vatandaşlar demez, Fransızlar diye hitap eder. Fransa’da ırkçı ve aşırı milliyetçi olmak için bu yeterli ve geçerli bir hitap değildir. Abartmanın gereği yok. Bir yetkili büyüğümüz başkaları alınır diyor. Çerkezleri de sayıyor. Gerçi kendisine itiraz eden bir Kafkas derneği duymadım ama ağzınıza sağlık diyen de yok. Bir topluluk adına böyle gönüllü vekaletle konuşmak anlaşılır gibi değil. ■ ...

"Reisicumhur Hazretleri hastahanenin kapısındaki kırmızı beyaz kurdeleleri keserek açılışı yapmak için uzatılan makası eline aldıkları sırada hazır olanlardan biri, Zeynel Abidin namında bir zatın türbedarını işaret ederek: -Efendim, müsaade buyurursanız bir dua yapsın, dedi. Reisicumhur Hazretleri: -Hoca Efendinin dua yapmasına gerek yoktur. Cenab-ı Âlem benim lisanımı da bilir, duayı ben yaparım buyurdular." Hakimiyeti Milli Gazetesi’nden. 1924

Bugün ilk defa gördüğüm Cumhuriyet dönemi bozkurt armaları içerisinde en çok dikkatimi çeken oldu... Paylaşımcının notu: "Gördüğünüz resim 1930'lu yıllarda Atatürk'ün de bizzat izlediği uluslararası I. Balkan Güreş turnuvasında birinci gelen BJK Güreş Takımından Abbas Sakarya'ya verilen belge. Görüldügü üzere güreşcinin hemen yanında bir BOZKURT bulunmakta..."

Bir bayram, bayram içerisinde bir cuma günündeyiz...az önce eda ettiğim cuma namazında kafamda o kadar çok şey vardı ki - Allah kabul etsin - nasıl kıldım bitti farkedemedim bile... Hutbe'de imama gözüm takıldı... Ne anlatıyor..Ramazanın güzelliklerinden... Bizim aklımız gitmiş, 50-60 yıldır memlekette oynan oyunlar.. kimi sağ-sol, kimi darbe, kimi alevi-sünni... Eğitim paçavra edilmiş, TSK'nin içine mikroplar serpiştirilmiş... düğmeye basılması bekleniyor... 2002...YENİ DÜNYA DÜZENİNİN tekelci zihniyetleri ellerini ovuşturarak bekliyor... memlekette tam tersi bir umut havası var..herşey güzel olacak... 2013...Geçen bunca zamandan beri Lozan'da ellerinden aldıklarımız, ulaşım, haberleşmede millileştirdiklerimiz birbir elimizden alınıyor... Hazira 2013...Gezi Parkı olayları çıkıyor %70'i bu zamana kadar apolitik olmuş halk "sesimizi duyun artık yeter" diyor... Hükümet olayları daha da tırmandırıyor..bu arada PEŞKEŞİN son adımı PETROL yasası mecliste...

Belki gereksiz bir zamanlama ama son zamanlarda bayrak aşkı ve şevki en milliyetçisinden dinsizine, solcusundan sağcısına siyaset malzemesi yapılır hale geldi... Tabi bombayı başbakanımız patlattı ve zamanında  bayrak taşıyanlara soruşturma açılması füryasına ön ayak olduklarını bu millet unutmuş gibi herkese evlerine bayrak asmasını tavsiye etti...tabi sonuna şunu da ekledi "kanununa göre düzenlenmiş türk bayrağı"...

Günümüzün Anadolu insanından hangisi bu güzelim topraklarda yaşamalarını tarihimizde isimsiz kalmış nice horasan, türkmen erenlerinin himmet ve gayretleriyle kendi topraklarından kalkıp Anadolu'nun her köşesine hatta Balkanlara, Tuna'nın ötesine kadar bizzat gidip nice millete Türk-İslam düşünce yapısını kendileri yada halifeleriyle fikirlerini anlatıp yine nice fetihlerin önünü açarak gerçekleştiğini...arada akıllarına gelip bu yüce insanları anıyor muyuz, torunlarına selam gönderiyor muyuz? Yoksa hala Türklük kavramını tartışıyoruz, Avrupalımıyız başka birşey miyiz kavgasını veriyoruz.... Dinimizi en saf ve temiz bir şekilde gönüllere yerleştirip asırlarca evlad-ı fatihan olarak yadedilen koca insanlara selam ve dua ile....