Karşılık beklenmeden (!) dikilen taş
Yeni Osmanlıcılık sürecinde zincirini koparmış, milli manevi değerleri ümmetçilik potasında eriterek kafası karıştırılan halk, son günlerin "algı operasyonu" diye lanse edilen bombardımanlarla karşı karşıya... Bizim yapmaya çalıştığımız gibi ak dediğimize illa ak, kara dediğimize illa kara demeden olaylara objektif yaklaşmaya - sağolsun düzeltme gönderen arkadaşlarımızla - hatalarımızı da görmeye gayret ederken; peyda edilmiş olan zihinlerde, Osmanlı deyince...
- Hak adalet, fütuhat, Avrupaya posta koyma, İslam liderliği... bunun yanında;
- 30 evliya gücüne sahip halife padişahlar, cennetmekan sultanlar, masum hünkarlar vs.vs.vs.
Kimsenin aklına 600 sene içerisinde türlü devranlar geçirmiş, yükselmiş alçalmış en sonunda nihayete ermiş bir dönem için "Hangi Osmanlı?" sorusunu sormak akla gelmiyor...
Daha önceki bir yazımızda pek çok kaynakta karşılaştığımız Tanzimat ve tanzimat sonrası Osmanlıda olup bitenler içerisinde masonik çalışmalarda bayrağımızda şekil şemalin neden değiştiğini sorgulamıştık... Abdülmecid döneminde gerçekleşen bu haltların içerinde gözden kaçan bir unsuru;
4 röportajın birinde, yerli yabancı millete "Recep Tayyip Erdoğan" sloganı attıran, dini mübini kendilerinin en iyi bildiğini düşünerek önüne gelenle polemiğe giren, ahret zaman alameti alimsiz kamilsiz kalmış dergahlarda bari zikrullah sohbetlerinin sukün ve hususi yapısını korumak yerine kanallarında ruhaniyetini ekranlara yansıtarak bozan, karşıt görüşlerde insanların nokta sorularına kem küm eden, vs.vs.- Allah bilip bilmeden yaptıkları niyetleri iyi kötü kabul etsin - ehl-i sünnet muhabirler bize...
Abdülmecid'in Nişantaşı'na diktiği "taş"ın akıbeti ve kerameti hakkında iki kelam eyleyiverdiler...
Tabi biz onların baktığı açıdan değilde neden özellikle Tanzimat döneminde gerçekleşen bu kültür yozlaşması, milli değerlerdeki değişimler, bayraklara pentegram kondurmalar vs. konusuna girmediler de bize sözü bıraktılar... Yani madem koca "halife" bu taşı dikmiş, piramit mısır ne alaka demeden önüne geçip bir fatiha okumamız gerek... Sanırım bu nümayişler topraklarlarımızda aynı garabetlerin yaşanacağının habercisi... kolay gele...
- Hak adalet, fütuhat, Avrupaya posta koyma, İslam liderliği... bunun yanında;
- 30 evliya gücüne sahip halife padişahlar, cennetmekan sultanlar, masum hünkarlar vs.vs.vs.
Kimsenin aklına 600 sene içerisinde türlü devranlar geçirmiş, yükselmiş alçalmış en sonunda nihayete ermiş bir dönem için "Hangi Osmanlı?" sorusunu sormak akla gelmiyor...
Daha önceki bir yazımızda pek çok kaynakta karşılaştığımız Tanzimat ve tanzimat sonrası Osmanlıda olup bitenler içerisinde masonik çalışmalarda bayrağımızda şekil şemalin neden değiştiğini sorgulamıştık... Abdülmecid döneminde gerçekleşen bu haltların içerinde gözden kaçan bir unsuru;
4 röportajın birinde, yerli yabancı millete "Recep Tayyip Erdoğan" sloganı attıran, dini mübini kendilerinin en iyi bildiğini düşünerek önüne gelenle polemiğe giren, ahret zaman alameti alimsiz kamilsiz kalmış dergahlarda bari zikrullah sohbetlerinin sukün ve hususi yapısını korumak yerine kanallarında ruhaniyetini ekranlara yansıtarak bozan, karşıt görüşlerde insanların nokta sorularına kem küm eden, vs.vs.- Allah bilip bilmeden yaptıkları niyetleri iyi kötü kabul etsin - ehl-i sünnet muhabirler bize...
Abdülmecid'in Nişantaşı'na diktiği "taş"ın akıbeti ve kerameti hakkında iki kelam eyleyiverdiler...
Tabi biz onların baktığı açıdan değilde neden özellikle Tanzimat döneminde gerçekleşen bu kültür yozlaşması, milli değerlerdeki değişimler, bayraklara pentegram kondurmalar vs. konusuna girmediler de bize sözü bıraktılar... Yani madem koca "halife" bu taşı dikmiş, piramit mısır ne alaka demeden önüne geçip bir fatiha okumamız gerek... Sanırım bu nümayişler topraklarlarımızda aynı garabetlerin yaşanacağının habercisi... kolay gele...
Yorumlar
Yorum Gönder