ne 20 gündü yav... suriye'nin düşürdüğü uçak, peşine yağmur felaketleri, müzik çalışmaları, grup arasındaki tartışmalar, yeni bir kız arkadaş heyecanı, iki günde 3 kez sırılsıklam olma, yazlığa getirdiğim köpeğin kaçışı, evde oluşturduğum ofisi gerçek bir ofise taşıma, yeni bir iş ortamı ve tabi yeni gerginlikler.... bir özgüven patlamasıdır gidiyor nazar değmesin... heran şevkimin kırılacağı, orjinal bir aksilik yaşıyacağım çekileceğim endişesi hala devam ediyor... yılların birikimi galiba... bu arada yeğenlerim için oluşturduğum - aslında kendi zevkim ağır bastı - hayvan ortamını sağlamış bulunuyorum...2 ördek bir köpek ve 1 tavşan... gecen seneden beri baya bir hayvancı oldum ama bu sefer beslediğim köpek benim bakış açımı hayli değiştirdi.. alman çoban köpeğini hep polis köpeği şöyle akıllı böyle akıllı diye bilirdik ama hiç sağlam bir cinsle karşılaşmamıştım.. şimdi besleme imkanım var... o da bir arkadaşım sayesinde oldu.. 4-5 aylık yola gitmesine binaen tam yaz zamanı bahçeli yazlığımıza geçmemizin zamanının uyuşmasıyla bakmaya gönüllü oldum..daha ilk andan itibaren kendisine bağladı hayvan... içine insan kaçmış diyorum... mesela arabaya aldığımda ilk karşılaşmamızda biraz okşayıp huysuzluk çıkarmamasına hayret ettim.. eve aldığımızda 3 gün biraderin bakması ve benim şehirde olmam üzerine biradere bağlılığına hayret ettim, yapmaması gerektiği bir şeyde bir kere hayır lafının yetmesine hayret ettim... üç dört köpekle oynarken haydi eve dediğimde peşimden gelmesine hayret ettim tabi birde sadece bakışlarıyla derdini anlatabilmesine bittim diyebilirim :)...

e ondan sonrası yeni  bir ofise geçme.. bilgisayarlar vs herşey hazır... yanlız internet yok onu da altta bir kafeden çektik..kutular full çalışıyor.. yanlız tabi yeni bir işte amelelik etmesek olmaz..koltuk taşı onu taşı birde iş için dışarı çıkıp sıcaklarda mekan mekan gezmek ve anlatmak kısmı ilk başlarda sarsada sonradan boğucu olmaya başlaması cabası oldu... o anda evde soyunuk bir şekilde işimin başında yani tasarım grafik işlerinde keyifli gecen zamanlarımı anmamış değilim.. ama karizması güzel oluyor bu şekilde ofislerin de canım... bir iki bana bağlı elemanla tartışmamız hoş olmadı...tabi bunlardan biri de saygı duyarak konuştuğum emekli bir sınıf öğretmeni olunca biraz canını sıkmış olduk.... ne yapalım olur böyle şeyler..bazı yerlerde tavrımızı da koymamız lazım yoksa adam yılların verdiği alışkanlıkla bizi ilkokul çocuğu yada öğrenci yada kendine bağlı sümüklü bir öğretmen zannedip devran öyle geçebilirdi.. ben öyle yetişmediğimden ve biraz hayat tecrübemdeki mücadelemden dolayı hiç altta alacak konumda değilim..az önce üzüm ısmarladı sanırım bu barış çağrısı :) neyse hayırlısı...
hükümet gene canımızı sıkmaya devam ediyor..suriye'ye posta koyan konuşmalar, sel felaketinde beceriksizliklerin ayyuka çıkması..maalesef halkın tam tersi görüşlerde hala destek çıkması, laf dinlememesi çevremizin enteresanlığını koruyor..zaten bir haftaya kalmıyor herkes olayları unutuyor..buna alışkın siyaset de  geçiştirmekte eline su dökülemediği için işine geliyor..bakalım daha neler görcez...

geçenlerde uzun zamandır görmediğim dedemi ziyaret ettim..manevi atmosferinden haz aldım hatta tek kaldığını öğrenip yanında kalmayı planladım allahın takdiri aklıma gelmicek bir yerden bir kız kapağı bana attı ertesi günü bizde kaldı... boşuna kadın şeytandır demiyor dede...hepsi değil tabi imanlıları farklı ama diğerleri harbi şeytan telkinlerinden yoldan çıkaracak adamı buluyor...gene eski moda döndük...ilk başlarda keyifli anlar daha sonra pişmanlık...pfff zaman geçiyor.... ibre daralıyor Sâi.....


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şah İsmail Dönemi Tebriz Katliamı

Big Brother ( BBG ) - İlluminati

Siyonizm - Yeni Dünya Düzeni - İlluminati - Siyon Protokolleri