Sâi - Sıradanlıkdışı Paylaşımlar

hep bir psikoloğa görünmek istemişimdir. amerikan filmlerindeki düzenli olarak gidilen seanslardaki geyikler hep hoşuma gitmiştir (tabi saati 200 dolar kısmı hariç) bu zamana kadar hiç fırsat bulamadım...zaten memlekette tanıdığım psikolog geçinenlerde faydası kendinden menkul şahsiyetlerdi..işgüzar tipler.. işini ciddiye alana rastlamadım..zaten eğitimleri de tekdüze.. ver depresyon ilacını gitsin.. ne kadar akademik yayın yapılıyor ondan belli zaten..neyse öyle paylaşım sitelerinde bu resmi görünce birden ışık yandı...baya beni ifade ediyor gibi geldi..aman allahım.. öyle mi değil mi derken aslında içten içe depresyondaymışım :/

Xara'da arka plan değişimi oldukça basit bir uygulamadır. ama bazen unutulunabiliyor. Bunun için sadece resmi tutup ctrl ye basarak oluşturulan web sayfası çalışmasında arka plana bırakmak. sonrasında sağ tıklayıp page properties den ayarlaması yapılabilinir.

Seni seveni zehir olsa da yut, Seni Sevmeyeni bal olsa da unut. ( Mevlana)

 Online alışveriş çılgınlığı devam ediyor.. uzun zamandır aklımda olan bir şey vardı... uzun zaman önce bir süre vücut geliştirme yapmıştım ve 3-4 ayda vücudumu tanıyamamıştım ama daha sonraları kafa dengi bir arkadaş bulup devam etmeyince sıkıldım ve öyle kaldı... bu aralar gecen hareketsiz yaşantımıza son vermek - tabi yazın da yaklaşması hasebiyle- evde ağırlık çalışma şevkine tutuştuk... salonlarda çalışmak gerçekten işime gelmiyor...üstünü değiş giyin duş al başkalarının ter kokuları gürültü patırtı..insanın dışarı atası geliyor kendini... ama bakalım ne kadar evde sabırla devam edeceğiz...yandaki ürün tercih edilir.20kg normal bir set ama baya kullanışlı..fiyatı da cazip.. burdan Bunlarda en sevdiğim hareketler....

Bu ülkede öğretmen olmaya karar vermek sonrasında okumak ve daha sonrasında da mesleğe adım atmak deveye hendek atlatmaktan daha zor hale geldi...tam 300 bini aşkın öğretmen diplomalı insan ortalıkta geziyor... çoğunluğu mesleğini yapabileceğini unutmuş polislik, mümessillik vs gibi işlerde kıcını yırtıyor... eminim bir ömür boyu bir okulun yanından geçerken yada öğrenci üniformalı bir talebe görünce de iç çekirip hayallere dalıyorlardır...çevresindeki eş dost akrabanın sürekli "ya bir sürü öğretmen alıyorlar sen kapağı atamadın mı?" "ya bırak bu işleri mis gibi öğretmenlik yapsana!.." gibi telkinlerle iki ara bir derede sıkışıp kalıyorlar... kimisi inat edip bu engelleri aşacam diye yıllarını heba edip düzenli bir hayattan aileden yoksun daha da stressleşen bir hayatı omuzlarken, şanslı olanlar tutunabilecekleri bir dal sayesinde bütün bu olumsuzlukları geride bırakabiliyorlar... Gece gördüğüm bir rüyada bir köy okulunda öğretmendim ve aniden olması yüzünden bi...

pek dindar biri sayılmam ama özellikle tasavvuf ile zenginleşen, günümüz dünyasında teknoloji ve bilimle beraber ayan beyan gözlerimizin önünde seyreden yaradılış mucizelerinin Yüce Allah tarafından İslam diniyle beraber yüzyıllardır insanlara en güzel bir şekilde sunulduğuna dünya ve ahirette şehadet ederim.. ama malum herşey apaçık ortada desekte bunlar ehil eller tarafından anlatılmadığında, hurafelere teslim edildiğinde bütün muhteviyatını yitiriyor maalesef..bu değilmidir Osmanlı'nın son dönemlerindeki karmaşa, cumhuriyet devrimlerini uygulama zorunluluğu getiren icraatler... geniş açıdan bakmak gerekiyor tabi... şimdi vesselam bir hadis var( Sahih Buhari,sünen-i Tirmizi, sahih-i Müslim,Sünen-i Ebu Davud,Sünen-i Nesai,Ibn Mace,Kısacası Kütüb-i sitte'de)   Hz. Peygamber, islamiyeti kabul etmek ve kendilerine yardım istiyen bir kabileye bir bölgeye gitmelerini, orda deve sütü ve idrar içmelerini söylüyor... şimdi burdan mantıklı bir insanın çıkarması gereken sonuç arab...

biraderin hepsiburada da alışveriş çılgınlığından istifade ederek araya birde harici ses kartı iliştirdim... onboard kartın uzun zamandan beri bezdiren eksikliklerini tamamlamak adına bir nebze olsun telafi etme isteğim vardı...biraz göz atınca baya makul göründü...70 lira fiyat.. usb girişler, kablolar..tabi en merak ettiğim de bilgisayarı bu ses kartı aracılığıyla bağladığımızda ses gecikmesinin olup olmayacağı idi... forumlarda olumlu bir iki yazı görünce sepete atmış olduk...bugün elime ulaştı..bir iki saat kurcaladık..tabi yarısı programlarını yüklemek oldu...önce müzik performansı, sonrasında oyun performansı... gözle görülür bir fark yaşadık..kalınlaştırıcı uç olmadığından gitarı deneyemedim ama gitar anfisinden geçiş yaptığım da maalesef ses gecikmesi yaşadım..buna rağmen gelen ses pürüssüzdü.. ama biraz zaman ayırıp ses gecikme sorununu bir iki eklenti ile telafi edeceğimi umuyorum pek zamanım olmadı... bu konuda forumlarda araştırmalar devam ediyor...alet daha çok eski cd,...

vay be sürekli şikayet ettiğim mevzu'da Beyaz'da yaşıyormuş... e demek ki daha çok insan vardır illaki.. sorun da üzerinden yıllar geçmesine rağmen okul zamanları akla gelip belli bir dersten kaldığını görmek, okulun uzadığını görmek vs...e bizim gibi uzatmalı diploması duvarda bi işe yaramayan geçinmek için çok işler yapsa da hep aklında esas uzmanlaştığı işi yapamamanın ezikliğini taşıyan biri için normalde yıllarını şov dünyasına vermiş ve 40 ları geçkin birinin görmesini öğrenmek enteresan oldu...  biz yine iyiyiz o zaman... bu arada müziksiz ilk c.tesi yi geçirdik artık bu işlerde de ekmek azaldı mı ne napsak... beyaz show 20 nisan allah belanı versin ibrahim

geçen rockfm dinlerken konusu geçti..hiç duymamıştım bir araştırim dedim... tembelhane diye bir yer gerçekten kurulmuş mu Osmanlı'da diye? hakkaten bilgi var... ne kadar duyarlı bir milletmişiz ya... tabi böyle bir kurum kurulunca millet postu sermiş mekana... kalabalıklaşınca da bunlardan kurtulmak için yangın çıkarmışlar, 2 kişi kalmış..aralarındaki diyalog çok komik... Osmanlı Padişahlarından  (hafızam yanıltmıyorsa  2.) Murat  ,Bakar ki ülkede avare çok . "TİZ BİR TEMBELHANE AÇILA, HANESİ,MEŞGALESİ,AŞHANESİ OLMAYANLARA İSTİHDAM EDİLE!" diyerek Ferman buyurur.   Ferman Padişahtan,Derhal tembelhane kurulur.Bakarlarki tembelhane beleş,Postu seren kurulur tembelhaneye; yenilir,içilir defler çalınıe,neyler üflenir. Sarayın Hazinesinden Sorumlu memur,Vezirin huzuruna varır el pençe divan durur,başlar söze; "Vezirim bu tembelhanenin masarifi beytülmala(Sarayın hazinesine) ziyadesiyle zarar ettiriyor.Ulu Padişahımızın sarayından daha yüksek payeyi(bütçeyi...

yine geç keşfettiğimiz bir grup... nerden buldum hatırlamıyorum ama arada bir şarkısını youtube'den sürekli dinledikten sonra çıkardıkları 2 albümü de indirip sıkılmadan media player da sürekli dönmesine rağmen dinleyebildiğim, başarılı bir çalışma ortaya koymuşlar.. ama neden fazla bilinmiyor gerçekten enteresan... müthiş bir vokal (şarkıların çoğunu söyleyemiyorum bile) altyapılar da harika...radyo yerine sadece şarkılarını dinlemeye başladım çalışırken... kasetlerin  alın dicem ama bu paylaşım özgürlüğünde kimsenin takacağını sanmıyorum... adam konserden parayı kırıyorlardır zaten nolcak :P indirme linki burda ... Vokalde Deniz Tuzcuoğlu, gitarda Göktuğ Şenkal, bas gitarda Burak Kulaksızoğlu ve davulda Arbak Dal

“Şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların  daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz."(M.Kemal ATATÜRK, 1937, Meclis Konuşması)

Memleket o kadar kendi içindeki meselelere boğuldu, kavram kargaşalarıyla millet uyutuldu ki artık pek çok önemli konu kamuoyunun zihninden uçuverdi... bu arada önü açılan bölücüler, dış güçler istedikleri gibi at koşturmaya devam ediyorlar..bize de sözüm ona güçlü iktidar, bağımsız türkiye, millet egemenliği, demokrasi, özgürlük palavralarıyla göz boyamaya çalışıyorlar. Teröristeleri Gerilla, Türkiye'yi işgalci olarak lanse eden, hergün BDP'lilerle çeşitli illerde canlı yayın yapma yüzsüzlüğü gösteren, Avrupa'nın desteğini esirgemediği bu bölücü kanal ayrıca NOBEL ADAYI gösterildi... sanal dış politika yalanlarından kurtulun gerçek sözü geçen TÜRKİYE'yi diriltelim...

İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonr...

Bu aralar siyasetteki karmaşalara, göz boyamalara, vatandaşın dikkatsizliğine kıl olmuş vaziyetteyim... artık din mevzusu ülkede mevki elde etmek, kariyer yapmak, birilerinin gözüne girmek için bir araç haline gelmiş bulunmakta... Özellikle Fethullah Gülen'in liderliğini çektiği Nur Cemaati, yaklaşın 15 yıldır ciddi bir altyapıyla oluşturduğu ve yetiştirdiği öğrenci potansiyelini belli mevkilere getirmeyi başarmış, sonuçta istediği gibi at koşturmaya başlamış olduğu görülüyor...zira kendi yaşadığım tecrübelerde bile; halk eğitime gittiğimde müdüründen yardımcısına eskiden tanıdığım cemaat mensuplarıydı. bugün ösym kaydı için gittiğim okulda sohbet ettiğim öğretmen arkadaşları din mevzusundan ve fethullah hocadan bahsederken buldum...  müdürle beraber 3 yardımcısının da cemaatten olduğunu öğrendim... yine adliyedeki pek çok savcı dini bütün posisyonlara girip kendini göstermeye başlamış bulunuyor....vatandaşın aklı zaten karışık...gazete, tvler belli bir grup tarafından yönlend...

internet tasarımında html'lerden ne noktalara geldik..xara gibi programlar sayesinde kodlardan kurtulduğumuz gibi php karmaşasından da wordpress gibi uygulamalar sayesinde kafa karışmadan profesyonel çalışmalar yapabiliyoruz artık.. sırada daha neler var merakla bekliyorum... Memleket insanı olarak tarihten beri birilerinin yapmasını beklediğimizden wordpress kaynakları da daha çok ingilizce olarak elimize geçiyor... türkçe olanlarda ise genelde uyumsuzluk, karışıklık, işlevsel olmayan eklentiler vs ler yüzünden pek işe yaramıyor...bir ara yabancı forumlarda türkçe kaynaklar için "çöp" diye bir tabir kullanmışlardı çok gücüme gitmişti ama ne yazık ki öyle gibi...zira en çok takip edilen sinema, dizi, haber portallarına baktığınızda göze hoş gelmeyen tasarımlar, nereye tıklasanız açılan reklamlar popuplar, uygunsuz içerikler botlar vs vs vs...insan bazen çileden çıkmıyor değil..bunların yanında tabi hakkıyla işini yapanları gördükçe ilham almıyor da değiliz..neyse; hat...

rüyalar gün geçtikçe ilginçleşmeye başladı... gecen gün gördüğüm tsünami rüyasından sonra endonezya'da ve daha sonra izmir'de deprem olduğunu duymak enteresan gelmişti... bu zamana kadar ciddi bir deprem korkusu yaşamadım... çok küçükken erzincan depreminin sarsıntısını hissedip bina sallandığında yere uzanıp şehadet getirmeye başladığımı hatırlıyorum... ama deniz kenarında otobüsle giderken 6-7metre yüksekliğinde bir dalganın size doğru gelmesini ve yapacak birşeyinizin olmamasını ise ancak son gördüğüm rüyada yaşayabildim... içerik olarak rüyalar da baya zenginleşmeye başladı... sınav stresleri, sitcomlar, bilgisayar oyunları, ailesel geçimsizlikler birbirine harmayınla gecenin keyfi bir başka çıkıyor vala... sabah da kalkınca bir süre tavana bakakaldım...zira peşi sıra konular ard arda geçti.. ama en enteresanını yazim hatıra kalsın... hep ifade ettiğim gibi beyin gerçekten Allah'ı bilmek ve anlamak için önemli işaretlerden... mesela rüyamda; bir restoranda metin ak...

Hep ünlüleri ve kırmızı halı müdavinleri paylaşcak değiliz ya... Zaman zaman blogtv'ye göz atıp memleket insanımın çevirdiği geyikleri kahkahalarla izleme keyfini yaşarken göz aşinası olduğum önceden marlborokolik sonra yasi61 nikleriyle liselilerin gönüllerini kazanmış avusturyalı kızcağızımızı da takibe almış bulunuyoruz...yani hakkaten maşallah daha 17 yaşında ama gurbet ellerde ne yedirip içiriyorlarsa buralardaki hemcinslerine fark atıyorlar genç yaşta... ilerde meşhur olursa ben görmüştüm zaten demek için bir kayıt düşelim buralara http://www.blogtv.com/people/Yasi61

tv başında zaplarken müzik kanalında tanıdık bir ses duydum..bir kaç yıl önce dinlediğim farklı bir sound... harbiden ya ne ayak bunlar bir araştırim dedim...ama maalesef "sevmez olaydım" parçalarının dışındakiler baya bi dandik o yüzden yükselişleri pek istikrarlı olmamış... sitelerinde gereksiz uzun bir biyografi yazılarına göz atınca anadolu rock ve beatles karışımı bişiler yapmaya çalıştıklarını öğrenmiş olduk... iyi parçalarla bu akımı modern bir soluk katabilirler ama yaşlandı herifler yav bu zamana kadar sağlam bir altyapı gelmesi lazımdı...ama klipte hareketler mimikler süper ötesi.... 120 bin kişi izlemiş bir de hayret ettim... http://www.flortmuzik.com

Two and a half man'den bahsetmişken sitkomlarda bazen konuk oyuncular geliyor ve bazen "vay be daha önce nerdeymiş bu" diyerek imdb'lerden aramalara girişilebiliniyor... 3.sezonun 6.bölümünde de böyle oldu..yine charlie bi hatun atmış eve ama ne hatun.. görünce zeyna'nın kardeşi yada kızı falan sandım..inanılmaz bir benzerli var...kızcağızımız şimdi 34 yaşına gelmiş tabi..biyografisine bakınca sinema filmleri yerine tv serilerinde yer aldığını görmüş olduk..yazık vala..bir kaç filmi de var ama torrentlerde falan bulamadık ne yazık ki... 1978'li olan Jodi, irlanda, çek, avustralya, polonya, isveç(maşallah) karışımı bir soyağacına sahip olarak 8 yaşından sonra modellik yapmaya başlamış (yakışır), sonrasında bildiğimiz bütün serilerde görev almış... valla izlenmeye doyulmuyor ne diyelim...

Lost'tan beri sezon dizilerini pek takip etmemiştim... arada bir kablolu yayında rastladığım ve gerçekten güldürebilen ender sitkomlardan biri de two and haf man... geceleri uyumadan önce bir film izlemek artık bu zamanda normal hale geldiğinden izlicek bişi bulamamdan ötürü aklıma gelmişken internette bir arama yapim dedim... aman allahım tam 9 sezondur yayında olduğunu öğrendim...heralde dizi tarihinde ilklerden biridir... özellikle çocuk karakter Jake'in 10 yaşından şimdi 19 yaşına kadar dizide istikrarlı rol oynaması sempatikliğini daha da arttırıyor... normalde diziye baktığımızda tamamen ahlaki değerlerden yoksun, örnek alınacak mesaj içermeyen, amerikan toplumunun çıkmazlarını konu almış (tüm bunlardan illuminati şüphesi uyanıyor ama içerikte pek bir kült sembollere rastlayamadım) olsa da her karakterde insan kendini bulabiliyor... zaten sıradan insan yaşamını konu alsa kim izlerdi ki... farklı şeyler daha cazip geliyor...ama enteresan olarak benim dizi ile baya ortak...

Bugün itibariyle KPSS Lisans kayıtlar başladı... hersene olduğu gibi havalar ısınmaya başlıcak bahar kokuları saracak kısakollu elbiseler dolaplara yerleştirilecek bi yandan da sınav stressi tavan yapacak.. ya olursa ya olmazsa ya tam hazırlanmadıysam... tabi gece görülen sonu okul yada meslek bunalımlarıyla son bulan rüyalar (yada kabus) tempoyu da hızlandırdık bakalım bir faydasını görebilecekmiyiz... 9-18 Nisan arası olacak başvuru tarihlerinde iki oturuma girenler 55 TL yine bayılacaklar...en azından zam gelmemiş güzel... gecen sene bir kaç arkadaş bankadan işlemleri yapıp osym.gov.tr de kendi sayfalarından onaylamadıklarından sınava giremediler... ve eminim bir kaç arkadaşta ya şuraya ne yazıyorduk kodu neydi vs gibi hata yapmamak için stressli bir şekilde soru yağmuruna tutacaklar...şu psikolojiden çıkmayı o kadar çok isterdim ki... belki bir imam hatip okusak bu noktalara gelmiyecektik... memur alımlarına son bir ayda baktığımda diyanet ilanlarından başka bir şey görmedim...1...

Gene bir cevheri geç dinlemiş bulunuyoruz.. yine sağdan soldaki paylaşımlardan gözüme çarptı ve dinlemeden duramıyorum nasıl bişiydir...akorları da fena ama çıkardım :)

birkaçgünde rutin hayatımda baya bir atraksiyonlar oldu..özellikle h.sonunu unutmicam... müzik yaptığımız yerde işler kesat diye ekstra bir iş teklifini havada kapınca sonradan biraz vicdan azabı duyduk...allah cezamızı verdi ve mekan müzik yaptığımız yerin çaprazı çıktı... eh bir kere söz verip yerimize de başkalarını ayarlayınca arka sokaklardan dolanarak mekana geçtik... içerisi berbat ötesi..basık havasız..izbe... tesisat cami anfisi resmen... işten anlayan kimse yok... bayan solist diye eline ilk defa mikrofon almış biri... kendimi 10yıl önce ilk gitarı aldığım zamanlardaki gibi hissettim..müzik olsunda neresi olursa olsun... son mekanlarda arkadaşlarımızı bile davet edemiceğimiz yerlerde çalıyoruz... ama en azından 1 saat çalıp paramızı alma rahatlığıyla işimizi yaptık... sonra çıkışta karşıya geçtik..soranlara ekstra işteydik..nerde..yaa baya uzaktaydı sorma...gibi geyikler döndü ama pişman olduk netekim... bu arada son bir haftadır aşk meşk işleri yine gurbetçilerden yana deva...

1,5 yıldan beri demosunu oynamaktan bıkmadığım Live for Speed yarış similasyonu oyununun diğerlerine göre çok önemli farkları var... bir kere tam bir simülasyon... yazılımının orjinalliğinden boyutu çok ufak ve hemen hemen her sistemde rahatlıkla çalışabilir...Similasyon olması gerçekçiliğin çok üst noktalarına  ulaşmak demek olduğundan benim en çok hoşuma giden yanı sürüş esnasında herhangi bir aparata gerek kalmadan direksiyonla beraber bakış yönünün değişmesi kafa ve vücut eğimlerini ayarlayabilmeniz ve yarıştayken inanılmaz bir havaya sizi sokması..başka oyunda bunu görmedim..ama iracing diye bir simülasyon daha var çok tutuluyor.. inş en yakın zamanda onu deniyeceğim...türk yarışçılar baya bi çoğalmaya başladı... zaten çoktu ama en azından kısa sürede oyundan atılanlar azaldı... ve  bizi de yavaş yavaş tanımaya başladılar...

belgesel izlemeyi seviyorum... ne kadar ülkemizde kaliteli belgeseller pek çıkmasa ve dünya standarlarına ulaşamasa da güzel şeyler yapılıyor... yanlız bu alanda history channel'ın üstüne yok... tarih sever biri olarak her boş vaktimde bu kanalı izliyorum... sayısız yeni bilgiler öğrenmişimdir..bugün de fırsatını bulmişken neler var diye bir göz atim dediğimde bazı toplumlarda kutsal kabul edilen simgelerin gerçekçili incelenmekteydi... konu ise ermenilerin elinde bulunan bir mızrak ucu... zamanında Hz. İsa'ya saplandığı inanılan bu silahın gerçek olup olmadığı bilimadamları tarafından incelendi... hakkındaki bilgiler toplandı... ermeniler hristiyan tarihi için önemli bir topluluk...zira ilk hristiyan olanlardan... ilk incili kendi dillerine çevirenlerden..ilk kiliseleri kuranlardan ve en doğudaki hristiyanlar... bizde hristiyanlığın ne kadar dejenere ve tahrif edildiği malum... hz. isa'ya dayanmayan havariler olduklarına inanılan insanların yıllar sonra yazdıkları birbi...

"amerikalılar yapmadıktan sonra filmin tadı yok kardeşim..." diye bilinçaltındaki sabit fikirden kurtulamadığımız uzun sinema serüveninde yeni türk filmlerinin zinciri kırmasından sonra bir iran filmiyle yola devam etmekteyiz... tavsiye üzerine izlesemde sonuna kadar pür dikkat kesildim... zira gerçek olaylarla alakalı olması Türkiye'de geçmesi ve günümüzün önemli bir sorununa parmak basması baya cazip kıldı... başta "cia mı hazırladı bunu" diye antipatik yaklaşmaya çalışsakta sonuçta bir realite de var... iranda bir molla hakimiyeti ve insanların yaşamına tümüyle karışma hakkına sahip baskıcı bir rejim var...özgürlük, demokrasi kavramlarını konuşmak bile yasak... insan ne kadar dayanabilir buna...tabi ezilen onca azınlık türk ve kürtleri de düşünmek gerekir... topuğu da türkiye'den doğru avrupa'ya... kim ister bu kadar çileyi ve gurbet hayatını... demokrasi ve insan hakları kavramlarını büyük devletler ve emperyalistler suistimal etsede günümüzde bu ...

bu haftayı sanatsal faaliyetlerin doruk noktası ilan ediyorum... iki tiyatro oyunu müzik geceleri vs... yeni mekanlar ve insanlar gayet güzel gidiyor... buraya da not düşim belki ilerde vay be deriz... gurbetçi bir kızımızla tanışmış olduk.. enteresan son kız arkadaşla aynı özellikler..allahın hikmeti heralde... grafik müzik gitar rockcı falan..tipte benziyo iranlı gibi.. hadi hayırlısı....

yoğun tavsiyeler üzerine indirdiğim bir müzik düzenleme programı... özellikle avrupadaki stüdyolarda tercih edildiğini görmüş bulunmaktayım... 225 dolarlık bir ürün olduğuna göre bir bakmakta fayda var... incelemeye başlamadan önce kurulumu not alalım tekrar lazım olabilir... önce burdan torrent indiriyoruz... Klasör içinde zipli olan dosyadan program kuruluyor.... Patch işlemi için dosyayı kurulum yerine kopyalayıp önce patch yapıp sonrasında make key file a tıklıyoruz... kullanıma hazır...

bi h.sonlarını atlattık... işler iyi..yeni anlaşmalar vs... kafa dağıtmak için de müzik yapalım dedik...ama içimizde bir ukte müşteri olur mu olmaz mı... kesat mesat ama uzun zamandır görüşmediğim müzisyen bir arkadaşın bize eşlik etmesi en azından müzik adına bizi biraz doyurdu... klasik akustik karışımı bir tarz oldu en sevdiğim haliyle biraz işi bilen biriyle de çalmak güzeldi... yevmiyeyi tam alamadık ama neyse... sonra evlerine misafir ettiker... allahım süper manzaralı tepede bir ev..deniz ayağımızın altında..balkonda bir golden köpekcik... şöyle bekar hayatı yaşayamadık kıcımıza güvenip...ev memur dolu..haliyle erzaklar nevaleler tam takır... güzel bir gece..bende kafayı yapıp gülme krizine soktum milleti..uzun zamandır keyfim yerine gelmemişti bu kadar..iş güce dalıp bilgisayardan kalkamadığımızdan arada yapmak lazımmış... pazar günü de güzel bi uyku alımı güzel bi kahvaltı sonra köpekli möpekli yürüyüş... kendim sahip olduğum bir köpeğim olmuştu... onu da kıvırcık fino diye...

öss, öys, lgs, kpss cart curt... sınav sınav sınav.. koca bir sene ve sonunda iki saatlik bir zamanda hayata yön vermeler.. insanların ve çevrenin beklentileri...dersanelere harcanan paralar...bir sene daha kaybetmeme ve gelecek endişesi... depresyon hapları... her sene sınav öncesi sonra acı olaylar...bugün de gazetelerde okuyunca içim burkuldu... bir yılını sınava endeklemiş, banka tabelası gibi ismi olan dersanelerde çile çekmiş ama genç yaşta sınav günü sabah namazını annesiyle kılıp dualar etmiş belki daha nice türbelere gitmiş adaklar adamış okunmuş sular içmiş kızcağızımız sınav saatine kadar dinlenmeye çekilirken kalp krizi geçirmiş... sanki kendi kızım öğrencimmiş gibi üzüldüm... damla orhan... allah rahmet etsin.. ama daha ne kadar bu sömürü düzeni devam edecek insalara çile çektirilecek bu kadar yıllık çağdaş eğitime sahip olduğunu söyleyen devlet sınava endekli testmatik eğitim mantığından çıkacak çok merak ediyorum...bizde bu yollardan geçtik ve hala da geçiyoruz ama şi...