Yine bütün bir günü belki birkaç günümü etkileyecek rüyalar aleminden kalktık... Heralde geçen akşam izlediğim Celal ile Ceren filminin etkisinde kalmış olabilirim... özellikle herkesin hayatında bir ceren vardır sözü uzun metrajlı hatta imdb den güzel bir not alacak kadar enteresan konu ve kişilerin olduğu bir aleme dalmama sebep oldu. Haliyle bizim de bir cerenimiz oldu(tabi ismi gerçekten ceren değil) ama bakınca baya uzun bir zaman geride kaldığını söyleyebilirim.. hatta şu an evli ve belki hamiledirde
(feysden bu kadar malumat alabiliyoruz) toy zamanımızda başımıza gelen bir kaç kötü olaydan sonra, yeşilçam moduna bağlayıp "benimle mutlu olamazsın hayatını benimle zehir etme" diye yol verdiğimiz, herşeyin daha hayırlısı olacağını umup meğerse şu hayatta elimizde olan en değerli şeyin "O" olduğunu geçen bu kadar zamanda tecrübe edeceğimiz kimin aklına gelirdi... hayatta çok acı bir kırılma noktası... o yüzden herhangi bir sebep bulamayıp zihnimizin bir köşesinden de silemediğimiz için de sürekli rüya alemlerinde karşı karşıya geliyoruz... sonuncusu da aynen bu şekildeydi... yemek yenen canlı müzik dinlenen bir ortamda bulunuyoruz.. belli belirsiz tanıdıklar etrafta dolanıyor.. ben kah orda kah burda dolanıyorum zaman zaman da yanlız kalıyorum ortalıkta... dışarda bir bahçe var...yabancı bir ülkenin üniversite konuk evi gibi bir yer... değişik muhabbetler, olaylardan geçtikten sonra bir masa kuruluyor, aileden de birileri var... meğerse bizim ceren düğünü yapmış hayırlı olsuna mıdır nedir müstakbel eşiyle oturmaya gelecekler... ben tabi ortadan kaybolmak ve kaybolmamak arasında kararsızım... haliyle merak ve özlem bir araya gelince kalmaya karar veriyorum... onlar gelene kadar da büyük cam pencereler ile ayrılmış dışardaki bölmede bekliyorum...bizim birader de var..yok yok yani... derken gelinlikle bizimki geliyor...yanındaki eleman kırışık suratlı boylu bir herif... iki kişi daha var yanında ikiz gibi birbirine benzeyen gençler... masalara oturuluyor... sonra ben geliyorum.. kenardan O'na bakıyorum.. ama duyduğum heyecan anlatılmaz... hatta daha da güzel geliyor hatırımda kalan halinden... tam çaprazlarına bir sandalye koyuyorum..ciddi bir tavırla hiç göz göze gelmiyorum... bu arada aklımdan bu toplantı ne iş, bunlarla bizimkilerin ne alakası var gibi sorular geçmiyor...rüya işte... derken gençlerden garip bir ses çıkarınca bende bir cevallenme oluyor bağırıp çağırıyorum bu ne saygısızlık diye... sesler yükseliyor nerdeyse kavga çıkacak... sonra elemanın bir lafı beni dumur ediyor..geçende aynı hareketi sen yapmıştın birşey demedik gibisinden sonra sakinleşiyor ortalık... konuşmalara kulak misafiri oluyorum... izmirin trafiğinden bahsediyor bizimki... ilişkileri döneminden vs den... ben artık yerin dibine girdikçe giriyorum... ne işim varsa orda... sonunda kalkıp yine dışarı bölmeye gidiyorum... gelinlik içindeki hali o kadar güzelki (ki zamanında düğün tarihini öğrenmeme rağmen gitmemiştim onun acısımıdır nedir) sonrasında noluyorsa bunlarda dışarı çıkıyor ben eşi olacak adamla tartışıyorum... hızlıca itip kapıyı kitliyorum... benim ceren dışarda kalıyor birde onun kız arkadaşı... sırtıma yüklediğim gibi önümdeki dik merdivenlerden koşuyorum...arkamda başka kız arkadaşı içerdekiler çığlık çığlığa... ormanın içerisinde geziyoruz... bir üniversite kampüsü olduğu belli oluyor.. en son bir duvar üzerinde demir parmaklıklar... onu da aşıyorum... sonra indiriyorum O'nu...ve başlıyoruz tartışmaya...napmaya çalışıyorsun gibisine... sonra bana birşey itiraf edeceğini söylüyor...hastane gibi birşerin bi köşesinde eski atarilere benzer kutular var.(80'ler belgeselinin etkisi galiba) ordan biryerlere girip resim çıktıları alıyor... meğerse ayrılmamız benden ötürü değilmiş de o dönemlerde tanıdığım ayrıldıktan sonra da madem bekarım e yeni bir ilişki yaşayalım dediğim bir kızı bu ayarlamış..sonra ben kendisinden ayrılma kararı vermişim... bir anda geçmişe ışık hüzmesiyle dönüyorum... elim ayağım boşalıyor "vay be" diyorum sadece...sonrasında ekip arkadan geliyor... kavga gürültü kızı alıp götürüyorlar.. benim tabi elim ayağım tutulmuş bir şekilde öylece kalıyorum... ve illaki göreceğimiz yeni rüyalar için gözlerimiz açılıp sendeliyoruz... insanın hayatında tek bir cereni olması ve onu elinden kaybetmesi sanırım bu dünyadan göçene kadar zihninde rüya alemlerinin vazgeçilmez konusu olarak devam edecek...
karanfil funda tosun sarı siyah meşe
(feysden bu kadar malumat alabiliyoruz) toy zamanımızda başımıza gelen bir kaç kötü olaydan sonra, yeşilçam moduna bağlayıp "benimle mutlu olamazsın hayatını benimle zehir etme" diye yol verdiğimiz, herşeyin daha hayırlısı olacağını umup meğerse şu hayatta elimizde olan en değerli şeyin "O" olduğunu geçen bu kadar zamanda tecrübe edeceğimiz kimin aklına gelirdi... hayatta çok acı bir kırılma noktası... o yüzden herhangi bir sebep bulamayıp zihnimizin bir köşesinden de silemediğimiz için de sürekli rüya alemlerinde karşı karşıya geliyoruz... sonuncusu da aynen bu şekildeydi... yemek yenen canlı müzik dinlenen bir ortamda bulunuyoruz.. belli belirsiz tanıdıklar etrafta dolanıyor.. ben kah orda kah burda dolanıyorum zaman zaman da yanlız kalıyorum ortalıkta... dışarda bir bahçe var...yabancı bir ülkenin üniversite konuk evi gibi bir yer... değişik muhabbetler, olaylardan geçtikten sonra bir masa kuruluyor, aileden de birileri var... meğerse bizim ceren düğünü yapmış hayırlı olsuna mıdır nedir müstakbel eşiyle oturmaya gelecekler... ben tabi ortadan kaybolmak ve kaybolmamak arasında kararsızım... haliyle merak ve özlem bir araya gelince kalmaya karar veriyorum... onlar gelene kadar da büyük cam pencereler ile ayrılmış dışardaki bölmede bekliyorum...bizim birader de var..yok yok yani... derken gelinlikle bizimki geliyor...yanındaki eleman kırışık suratlı boylu bir herif... iki kişi daha var yanında ikiz gibi birbirine benzeyen gençler... masalara oturuluyor... sonra ben geliyorum.. kenardan O'na bakıyorum.. ama duyduğum heyecan anlatılmaz... hatta daha da güzel geliyor hatırımda kalan halinden... tam çaprazlarına bir sandalye koyuyorum..ciddi bir tavırla hiç göz göze gelmiyorum... bu arada aklımdan bu toplantı ne iş, bunlarla bizimkilerin ne alakası var gibi sorular geçmiyor...rüya işte... derken gençlerden garip bir ses çıkarınca bende bir cevallenme oluyor bağırıp çağırıyorum bu ne saygısızlık diye... sesler yükseliyor nerdeyse kavga çıkacak... sonra elemanın bir lafı beni dumur ediyor..geçende aynı hareketi sen yapmıştın birşey demedik gibisinden sonra sakinleşiyor ortalık... konuşmalara kulak misafiri oluyorum... izmirin trafiğinden bahsediyor bizimki... ilişkileri döneminden vs den... ben artık yerin dibine girdikçe giriyorum... ne işim varsa orda... sonunda kalkıp yine dışarı bölmeye gidiyorum... gelinlik içindeki hali o kadar güzelki (ki zamanında düğün tarihini öğrenmeme rağmen gitmemiştim onun acısımıdır nedir) sonrasında noluyorsa bunlarda dışarı çıkıyor ben eşi olacak adamla tartışıyorum... hızlıca itip kapıyı kitliyorum... benim ceren dışarda kalıyor birde onun kız arkadaşı... sırtıma yüklediğim gibi önümdeki dik merdivenlerden koşuyorum...arkamda başka kız arkadaşı içerdekiler çığlık çığlığa... ormanın içerisinde geziyoruz... bir üniversite kampüsü olduğu belli oluyor.. en son bir duvar üzerinde demir parmaklıklar... onu da aşıyorum... sonra indiriyorum O'nu...ve başlıyoruz tartışmaya...napmaya çalışıyorsun gibisine... sonra bana birşey itiraf edeceğini söylüyor...hastane gibi birşerin bi köşesinde eski atarilere benzer kutular var.(80'ler belgeselinin etkisi galiba) ordan biryerlere girip resim çıktıları alıyor... meğerse ayrılmamız benden ötürü değilmiş de o dönemlerde tanıdığım ayrıldıktan sonra da madem bekarım e yeni bir ilişki yaşayalım dediğim bir kızı bu ayarlamış..sonra ben kendisinden ayrılma kararı vermişim... bir anda geçmişe ışık hüzmesiyle dönüyorum... elim ayağım boşalıyor "vay be" diyorum sadece...sonrasında ekip arkadan geliyor... kavga gürültü kızı alıp götürüyorlar.. benim tabi elim ayağım tutulmuş bir şekilde öylece kalıyorum... ve illaki göreceğimiz yeni rüyalar için gözlerimiz açılıp sendeliyoruz... insanın hayatında tek bir cereni olması ve onu elinden kaybetmesi sanırım bu dünyadan göçene kadar zihninde rüya alemlerinin vazgeçilmez konusu olarak devam edecek...
karanfil funda tosun sarı siyah meşe
Yorumlar
Yorum Gönder