Sâi - Sıradanlıkdışı Paylaşımlar

harika bir çalışma;kendini anlatıyor...

"ulan seneye böyle hatunlarla gelmezsen bu kadar şebekliklerimiz haram olsun :))" hayatımın en eğlenceli geçen 3 günü.... müzik programı.. peşine yeni arkadaşlarla tanışma... program bitimine yakın gelen 4 genç, aralarından bi tanesine gözüm takılıyor.. onlarda farkında... bir ara tanıştığım gemici arkadaş... aynı uzun sarı saç..taç la tutturulmuş..renkli göz..sürmeneli tipli.. program bitiminde bizim gitarcı yanlarına oturmuş muhabbet ediyorlar..yanlarına geldiğimde bir koreli olduğunu ve ingilizce sohbetin dibine vurduklarına şahit olunca bir şaşkınlık... bu arada benzettiğim arkadaş harbiden gemici ama benim tanıdığım kişi değil bu kadar benzerlik olur... diğerleri de aynı meslekten...allah  diyip ingilizce diyaloğa başlıyoruz....bende pratik yapmak için arkadaşı ararken bir yabancıya rastladık... sonrasında baya uzaktan geldiklerini birinin nişanlısı olduğunu korelinin de istanbulda bir turist kafilesinden tanıştığı öğrenci bir arkadaşıyla görüşmek için günübirlik gel...

Geçenlerde postaneden mektup atmak için uğradığımda hep aklımda olan ama sürekli savsakladığım e-devlet şifresini almak aklıma geldi.. verdim 1 TL'yi.. hadi bakalım nasıl birşeymiş diye bekledim... sonrasında sanki bir telefon hattı alıyor muşum gibi zarfı uzattılar..eve hızlıca gelip açıp şifreyi değiştirip vs.. girişi yaptım... pek çok kurumla yazışma ve onay işlemlerini burdan yapabildiğimiz görülüyor..ama çok işleyen sağlık, maliye gibi mevzular yok..heralde alt çalışmalar bitmedi.. güzel bir uygulama belki oy verme işlemleri bile burdan olur... sonrasında "Başbakanlık İletişim Dairesi" başlığını gördüm... başbakanımıza döktürim bakim nolcak dedim... sonrasında başladım üniversite durumlarından atanamayan öğretmenlerden durumun ne olacağından devletin bu yetişmiş kadrosunu arayıp sormamasından en azından memur alımlarında (örn. Milli Eğitim Bak.) öğretmenlerden istifade edilmesi gerekliliğinden, sıkıntıya rağmen kontenjan fazlalığından... bir sürü şey... sonrasın...

bir kandil akşamı da geçti... herkes birbirine hazır mesajlar attı... aradı falan... 7 den 70 e insanların bu adetlerine saygı duyması ne kadar güzel.. . gündüz işlerin yoğunluğundan akşam bir hava almak için dışarı çıktım sonrasında arkadaşlar aradı.. ama ben yeni eğlencem olan split cam le yayın yapmaktan kendimi alamadım... sonra geç olunca oturdum aşşa.. yakındaki camiden sesler gelmeye başladı... herkes doluşmuş ama ben gitmedim.. nedense camiye girdiğimde hiç bitmiyecekmiş gibi geliyor.. saatlerce arapça dinliyorsunuz.. bir projem var diyanete sunacağım... camilere projeksiyon bişi yerleştirsinler..dua okunduğu anda aynı zamanda türkçesini okuyalım en güzeli.. yada hocalar direk türkçe okusun... ah atam ah anlayamadılar seni bu din bezirganları.... gece baya bi sohbet mohbet gırla devam gidiyor.. gene özgüvenimin tavan yaptığı ve çeneme vurduğu bir dönem yaşıyorum.. sene de bir iki defa oluyor.. kabına sığmaz bir hal alıyorum..bu da genelde cebte para ve iş güç sıkıntısı olma...

arada bir lazım olur ama her zamanda "ya nasıldı?" diye sormaktan kendimi alamam... en sağlamını paylaşalım... LİNK

"Bir ülkede 10 tane gazeteniz olsun...o ülke sizindir."  Rupert  Murdoch

Bir anda şimşekler çakıyor...  bulutlar hızla akıyor gökyüzünde.. birden sis kaplıyor ortalığı...  içerisinden Mustafa Kemal elinde sigara dalgın bir vaziyette çıkıveriyor...  başı önde eli ağzına yakın..sigaranın külleri uzamış...  yürüyüveriyor kurtuluş youndan içeriye doğru...  hava aydınlanmaya başlıyor...  hala Türk Milleti ve geleceği için neler yapabilirim endişesi içerisinde...  ama bağımsız bir devlet kurmuş olmanın, emperyalistleri dize getirmiş, mazlum halklara örnek olmuş, çağdaş bir toplum yaratmış olmanın gururu heybetine karışmış....  derken kafasını kaldırıyor...  bir zamanlar bandırma diye 48 metrelik, bir ara batmış tekrar yüzdürülmüş, posta taşıyan, kimilerinin zamanını en bakımlı ve büyük gemisi diye milleti aldatmaya çalıştıkları o vapurla bu topraklara ayak basalı 93 yıl geçmiş...  devlet kurulmuş... yedi cihana posta koyulmuş.. ekonomide, eğitimde, tarımda, hayvancılıkta kendine yeten bir ülke olan ...

Geçen gün eski bir arkadaşla dertleşirken gaza gelip bu blogdan bahsettim (ilk kez) beğendiğini söyledi onure olduk tabi.. ama benim böyle blog, günlük tarzında birşey yapma fikrimin acı bir mazisi var...aslında çok geriye gittiğimiz de üniversite de bir hocamız "aklına güvenme kağıda yaz" "not alın bunları düzenli istifleyin" gibi uyarılarda  bulunmuştu ama sallamadık tabi.. bir kere de kitap yazmış ingiliz bir vatandaş da "10 yıldır okuduğum gördüğüm herşeyin notlarını almışımdır.. bir baktım baya bir fazlalaşmışlar..bende kitaplaştırmak istedim" gibi ifadeler bu konu üzerinde düşünmeme neden olsa da arada bir bahsettiğim ve aklımdan çıkmıcak eski bir aşk hikayesi sırasında geçen bir olayın yerini tutamaz... ilişkinin başlamasından uzun süre sayılabilecek bir zaman geçtikten sonra özel bir anımızda bana günlüğünü göstermişti... ciddi anlamda şaşırmıştım... ilk defa bile görüyor diyebilirim böyle bir atraksiyonu... bir iki sayfa göz gezdirtti platonik a...

"Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.  Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.  Hatta Babamın bile anahtarı yoktu.  Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki..... En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine gidip gelen elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verd...

sosyal paylaşımlarda rocker geçinen arkadaşarın özgürlük vs diye paylaştığı bir resim dikkatimi çekti... 60-70 lerde başlayan bir furya ile gençler bir yöne itildiler...tüm kuralları tanımama, mutlak retçilik gibi bir anda ortaya atılmış fikirlerle gençlik sınırsız seks, içki, uyuşturucu ile manipüle edildi... hep masum söylemlerle ortaya atılan bu akımların sonuçlarına baktığımızda ise dejenere olmuş bir kitle, komünlük, isteyenin isteyenle beraber olabildiği insan doğasına aykırı ne varsa alternatif yaşam adı altında yutturulan bir sürü şey... bu resimle amaçlanan şeyin ne olduğu ve ne kazanımlar sağladığı biraz bilgi altyapısı olan kişiler için açıklayıcı olabilir sanırım....

haha bu geceki rüya bir alemdi... önce gurbet ellerdeki sevgilimi görmüş bulundum.. zira son sohbette pederiyle baya bi vukuat yaşamış dayak yemiş falan ondan etkilendim galiba... güya kameradan izlerken uzaktan geldiğini görüyorum yakından bakınca onun olmadığını anlayıp sorunlar çıkıyor neden öyle yaptın böyle yaptın diye tartışmalar... alışveriş merkezinden aşşa iniyor.. kızın görünümü maşşallah boy pos o bicim esmer ve kıvırcık saçlı... yırtık badii.. bütün eski hatunların karışımı gibi birşey olmuş..ondan sonracıma googleearthle fazla uğraşmam sonucu galiba kendimi kutuplarda buldum... buzul üzerinde bir araştırma tesisi gibi birşey.. baya kalabalık ama bir hayli de türk var... hükümet görevlileri, profesörler, satıcılar.. baya bir ahbap oluyoruz... güya bir bataklık oluşturup içine kurbağa atarak yeşillendirme çalışması yapıyorlar...etraf yumurta larva ve çamur... kurbağalarında baya bildiğimizin aksine baya bi hijyenik olduğunu öğreniyorum.. kanada ile rusya arasındaki beri...

bu görüntü üzerine düşünmeye değer.. zira satanist büyük küresel şireketler, sanatçılar haç takarak kiliseye giderek vs aslında kendi içlerinde dini ve tanrı inancına alaya alırlar... şeytanın uşakları olarak ona karşı bir seramonidir aslında..burda da hz.isa'yı kliplerinde oynatarak aslında ona karşı bir sempati değil artık işin arkasında kimler varsa ait oldukları kültlere bir gösteri yapmaktalar

İlk elektrikli araçların kullanımından beri 100 sene geçmesine rağmen petrol rantından geç kalan bu geliştirilebilir ve uygulanabilir sistem giderek yaygınlaşıyor... üretimin fazlalaşmasıyla beraber doğacak rekabet ve gelişen teknolojiyle fiyatların uygun hale gelmesi neticesinde de standart sistemlerin yerini alması uzun bir zaman almıyacakmış gibi görünüyor... heycan verici bir durum... toyota prius bu konuda bir devrim yapmıştı... avrupa ve özellikle amerikada en üst satış rakamlarına ulaşmasına rağmen ülkemizde ne yazık ki bu alanda bir atılım göremedik... ilk büyük girişim (aslında gıcık kaptığım) fransız renault firmasından geldi... reklamlarını gördüğümde full elektrik ibaresini görünce gerçekten şaşırdım.. sitesine göz attığımda sadece tek bir araç değil bir kaç araçla piyasaya girdiklerini gördüm...özellikje ZOE ürününe hasta kaldım inşallah bir tane edinirim..hedefi koydum şu anda... Özellikler: Araç tipi : Kompakt HB Uzunluk : 4086 mm Genişlik : 1788 mm Yüks...

vay anasını... kaç zamandır radyoda dinleyip kimin diye merak ettiğim şarkıyı dinlerken kelimelerden "so levar party, so left the party rock, so what vs :P gibi kelimelerle aratırken LMFAO'nun şarkısı olduğunu öğrendim... yav illuminati milluminati ama harbiden yetenekli adamlar..çalışıyorlar şarkının girişine bayıldım ama hiç bunların olduğunu tahmin etmemiştim... baya bi hit çıkardılar ilk kasetten...

Stream videos at Ustream Yine belgeseller sayesinde daha önce aklıma niye gelmedi diye hayıflandığım yeni bir şey öğrenmiş olduk... oldum olası yırtıcı kuşlara merakım vardır... ve bir gün profesyonel bir makine ile memlekette nerde varsa resimlerini çekip koleksiyon yapmak istemişimdir.. ama birilerinin aklına da neden bir yuvaya kamera yerleştirip yayın yapmayalım diye bir fikir gelmiş olacak ki başarılı bir site oluşturmuşlar... bu aşamaya da discovery de izlerken ŞAŞIRTICI OLAYLAR başlığı altında bir kartal yuvasında bulunan iki yavruyu yabancı bir kartalın iki sorti yaparak yuvadan dışarı atması, izleyen insanların telefonlara saldırarak yardım istemesi sonucunda yetkili kişilerin ulaşılabilecek en kısa sürede yavruları yerden toplamalarının görüntüleri  oldu... sonuç bir yavru gagasında hasar, bir yavrunun kanadında kırık... seferber olan veterinerler kırık kanadı ince metal sabitleştiricilerle kırılan kemiği kaynaştırabilecek bir mekanizma yapmalarını hayretle izledim sonuc...

Fırsat buldukça maç, dizi vs yerine belgeselleri sonuna kadar izlemeye çalışıyorum... geçende discovery de müptelası olduğum bir seri belgesele rastladım...Güney Afrika Cumhuriyetinde bir park alanında yaşayan maymun kolonilerinin günlük yaşamlarını anlatıyorlar... her bir koloniye ve üyelerine ayrı isim vermişler... bir süre sonra baya bir sarıyor... ilk başta dikkati çeken başka memelilerde olmadığı şekilde testislerinin mavi renkte olması... aslında doğuştan mavi renkte değil olgunlaştıkça mavileşiyor..melanin hormonunun sebep olduğu bu durumda en koyu mavi renge ulaşan sürü liderliğine aday olabiliyor... genelde harem sahibi olmaya namzet erkek maymun direk testisini göstererek kavga etmeden üstünlüğünü de koyabiliyor genellikle.. ama rakipler ortaya çıkınca ölümcül kavgalar olabiliyor.. ama adamlardaki medeniyete baktığımızda gönüllü insanlar her gün maymunları takip ediyorlar, hasta olanlarını kendi evlerinin bahçelerinde rehabilitasyon yerleri kuruyorlar, gönüllü veterinerlerd...

http://www.facebook.com/video/video.php?v=200000580087525 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199440776810172 http://www.facebook.com/ video/video.php?v=199440970143486 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199441016810148 http://www.facebook.com/video/video.php?v=245177542246812 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199441166810133 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199446220142961 http://www.facebook.com/video/video.php?v=200000893420827 http://www.facebook.com/video/video.php?v=200001036754146 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199446626809587 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199446936809556 http://www.facebook.com/video/video.php?v=200518970035686 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199451116809138 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199451206809129 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199451256809124 http://www.facebook.com/video/video.php?v=199451276809122 http://www.facebook.com/video/video.php?v=200004350087148 http://www....