Geçen gün eski bir arkadaşla dertleşirken gaza gelip bu blogdan bahsettim (ilk kez) beğendiğini söyledi onure olduk tabi.. ama benim böyle blog, günlük tarzında birşey yapma fikrimin acı bir mazisi var...aslında çok geriye gittiğimiz de üniversite de bir hocamız "aklına güvenme kağıda yaz" "not alın bunları düzenli istifleyin" gibi uyarılarda  bulunmuştu ama sallamadık tabi.. bir kere de kitap yazmış ingiliz bir vatandaş da "10 yıldır okuduğum gördüğüm herşeyin notlarını almışımdır.. bir baktım baya bir fazlalaşmışlar..bende kitaplaştırmak istedim" gibi ifadeler bu konu üzerinde düşünmeme neden olsa da arada bir bahsettiğim ve aklımdan çıkmıcak eski bir aşk hikayesi sırasında geçen bir olayın yerini tutamaz...

ilişkinin başlamasından uzun süre sayılabilecek bir zaman geçtikten sonra özel bir anımızda bana günlüğünü göstermişti... ciddi anlamda şaşırmıştım... ilk defa bile görüyor diyebilirim böyle bir atraksiyonu... bir iki sayfa göz gezdirtti platonik aşklar aile olayları taa ortaokuldan beri... son sayfalara doğru ben çıkıyorum tabi ortaya..aman allahım unuttuğum ama okuyunca aklıma gelen bir sürü anı... sonra kendisi okula gittiğinde odasında buldum tekrar ve karıştırdım... tabi en başta aşk meşk mevzularını okumaktı amacım... ortaokul lisede hep platonik aşklar..kendi kendine kızıyor, şiirler yazıyor, üzülüyor, bir bakış yada selamdan ümitleniyor ama hiç ciddi bir ilişki yaşayamıyor..derken üni...4 yıl da böyle geçiyor...son zamanında ben çıkıyorum ortaya... sonra ilklerden bahsediyor..ilk elele tutuşlar, ilk öpüşme... havalarda uçuyor... ben tabi okurken ne umdum ne buldum modunda bakakalıyorum sayfalara... karşımda ilk defa bir ilişki yaşamanın heycanını yaşayan bir insan, onun karşısında hep birilerinin 3. 4. sevgilisi olmuş ayrılmış, terkedilmiş, ilk aşk mevzusunu hikayelerde filmlerde duymuş, olabileceğini bile aklına getirmemiş biri... tabi daha sonraları zaman geçtikçe şikayetlerde çoğalıyor yazılarda...
- taa uzaklarda allahın bir köyündeyim... bu kadar zorluk çekiyorum bir mektup yazmasını istedim hala göndermedi
- sabah kahvaltı yapıp çıktık evde olmasına rağmen akşama kadar sofrayı toplamadan oturmuş öylece
- bir kerede zamanında karşılasa beni....
gibi şeyler... bazı şikayetlerin peşine de "yok yok ayrılcam ben" laflarını koyması telaşlandırmak yerine yüzümü gülümsetti..tabiki şirinliğinden ötürü... öyle bir hikaye sonunu ve şu anda neler yazdığını bilmiyorum.. hala tutuyor mudur..evlendiğini biliyorum zaten... ama içimde bir insanın ilk aşkı olduğumu bilme ve ondan sonra da tanıştığım her insanla kendisini kıyaslama ve sonucunda hüsrana uğrama halimi mezara kadar götüreceğim sanırım... derken bizde çizmeye başladık.. iyi de oldu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şah İsmail Dönemi Tebriz Katliamı

Big Brother ( BBG ) - İlluminati

Siyonizm - Yeni Dünya Düzeni - İlluminati - Siyon Protokolleri