28 Şubat Geyikleri

tartışma programlarında hala 28 şubat geyikleri devam ediyor...aydın(!) dediğimiz fikir sahipleri de bildik kişiler... aman iktidara laf gelmesin diye kılı kırk yararak lafı dolandırıyolar.. tek dertleri asker, asker, asker... yediler bitirdiler doymadılar hala... hele bir yerde refah partili bir şahs-ı muhterem vardı.. cennet mekan hocasının neler yaptığından bahsediyordu... tek doğru sözü her taşın altında siyonizmin olduğu... o yılları yaşamış biri olarak günümüz arasında bilgi birikimi olarak dağlar kadar fark var... bir kere siyonizm tabanlı gizli kuruluşların dünyada ne kadar etkin oldukları internet sayesinde deşifre oldu... ilk araştırmaya başlayıp gittikçe ilerleyince gelmiş geçmiş çoğu olayları apaçık görmeye başlıyorsun..yanlız siyaset değil, televizyon, magazin, gazete vs... ve ne yazıkki türkiye bu konuda bir deneme tahtasıymış... taa tanzimat dönemlerinden beri... kendi içinden milletini satacak insan çıkarmada rekor sahibi olduğumuzdan çok abes bi durum değil.. bir de ne yazık ki vatanseverlik ve dini konulardaki saflığımız.. haberimiz bile olmadan bu duygular kullanılarak başka güçlere alet olabileceğimizin sayısız örnekleri var... 

ben bu konularda kendimi "sessiz çoğunluk" olarak nitelendiriyorum.. çünkü ne dersem ne anlatırsam kimsenin kulağına gitmiyecek... yaftalama hastalığı yüzünden refahın 28 şubat sürecine giden yolda ağzından çıkanları yaptıklarını eleştirsen "ulusalcı", askerlerin içerisinde vatanlarını tanımıyan, eğitimlerinden ve geldikleri kademelerden beri artık dünyanın elit tabakasının içerisinde olduğunu düşünüp, telkinlere göre hareket eden global güçlerin emrivakileride geçinen subayların, gazetecilerin kışkırtmalarından dert yansan "öteki" olacağından hepsine atatürkçü ve anti emperyalist düşünceyle karşı çıktığım pek kabul görmeyecek... tarafını belli edeceksin.. hele ki şu an ki hükümet mağduru oynayarak belli konumlara gelmesi ve kamuoyu oluşturmasını çok iyi beceriyor.. bunun da arkasında yine küresel güçleriden beyin fırtınası uygulayan danışmanlarıyla geçirdikleri mesaiden kaynaklandığına inanıyorum... yani kısaca olay belli bir senaryonun parçası... önce ellerinde tutabilecekleri fakat kendilerini aşan refahçılarla sıkı fıkı olmalar, sonra bunlardan bir halt olmayacaklarını anlayıp kendi siyasetlerine uygun davranacaklarına teminat veren genç milli görüşçülerden bir hükümet kurmak... sonra bu konsepti ithal etmek... tabi bunun içinde safdil kemalistlerin, gazetecilerin, aydınların da değirmene su taşıdığı da gerçek... zira bu zamanlarda olan hiç bir olay tesadüfi veya beklenmedik olamaz... son 10 yıldır ki siyaset ve uygulamalarda bunu bize gösteriyor... neyse bunun üzerine daha bir çok şeyler dökeriz... konular çok birbirine geçmiş durumda çünkü... tartışma programlarında bir sima dikkati çekti.. Nagihan Alçı... ilk baştan siması ve hoş görüntüsüne gözüm kaysa da gerçekten başarılı üslüp ve bilgi birikimi var... genç yaşta o noktalara gelmesindeki anahtarlar her ne kadar liberal, özgürlükçü, insan hakları gibi moda deyimlerle iktidar ve yardakçılarına yaranan çizgiden gittiği ve hatırı sayılı kanallarda yüzünü gösterse de takip etmek hoşuma gitti..yoksa bu geceki gibi nazlı ılıcak'ın o "zamanında neler diyordunuz bakın nerelere geldim hahayy" bakışına katlanılamazdı..... neyse kocası rasim ozan kütahyalı ile uzun yıllardır basın camiasında yer alarak olayın sırrını çözmüşler... ne kadar liberal uçuk ve atmasyon da olsa salla, o kadar kariyer sahibi ol:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şah İsmail Dönemi Tebriz Katliamı

Big Brother ( BBG ) - İlluminati

Siyonizm - Yeni Dünya Düzeni - İlluminati - Siyon Protokolleri